Melankoli
Melankoli haykırmaz, oyalanır. Bu görüntüler, uzun süre tutulan bir nefes gibi sessizliğin ağırlığını taşır.
Durgunluk huzur anlamına gelmez. Burak Bulut Yıldırım, Melankoli'de duygusal durgunluğun hassas ağırlığını -özel odalarda, konuşulmayan düşüncelerde ve yumuşak sabah ışığında kalan sessiz hüznü- keşfediyor. Bu imgeler ne dramatik ne de trajiktir, ama hafifçe sızlar.
Yatak odalarında, gri duvarlarda, tül perdelerle örtülü pencerelerin yanında çekilen bu serideki figürler performans sergilemiyor. Geri çekiliyorlar, içe doğru katlanıyorlar, bakışlarını indiriyorlar. Burada gösteri yok, sadece varlık var. Işık soluk, palet sessiz. Her bir imge bir düşüncenin anısı, cevapsız bırakılmış sessiz bir soru gibi. Bu serinin duygusal DNA'sı Edward Hopper'ın şehir sahnelerindeki izolasyonu, Rinko Kawauchi'nin ev içi sessizliğinin iç gözlemini ve Tarkovsky'nin iç mekanlarının şiirsel bekleyişini yansıtıyor. Bunlar hüzünlü görüntüler değil; askıya alınmış duygularla dolu.
Bazı bedenler kahve fincanlarını çapa gibi kavrar. Diğerleri sanki zaman durmuş gibi yatakta kıvrılıyor. Pozlar hafif ama ağırdır ve kamera hareketsiz kalarak sahneye nefes verir. Burak, 20 yılı aşkın bir süredir bu tür görüntülere tekrar tekrar dönüyor - kaçış olarak değil, çalışma olarak. Melankoli bir depresyon değil, hareket halinde bir duraklamadır. Ve bu duraklamada, aydınlık bir şey ortaya çıkar. Sınırlı sayıda üretilen bu eserler, koleksiyonerlere duygusal nüansların, ışık ve durgunluk arasında yaşanan hayatların bir portresini sunuyor.